En yakın uçak gemimiz nerede?

Washington’ da ne zaman uluslararası bir kriz patlasa; herkesin sorduğu ilk soru “en yakın uçak gemimiz nerede? ” ‘dir.
Bill Clinton

Ortadoğulular Dünya savaşının bölgelerinden çıkacağını düşünmekte. Ortadoğu ‘da zuhur edecek bir savaşın Dünya savaşına dönüşüp dönüşmeyeceği bilinmez, ancak bir savaş olacaksa, kimin kazanacağını tahmin etmek zor değil.

Bölgede İsrail dışında nükleer silahı ve onu taşıyacak orta/uzun menzilli balistik füzesi olan kaç ülke var? Bölgenin en etkili hava gücüne ve hava savunma sistemine (iron dome) kim sahip? Çoğunluk olası İsrail-Türkiye savaşında Türkiye ‘nin galip geleceğini düşünmekte. Evet, Türkiye ‘nin kara kuvvetleri güçlü ve kalabalık ama Türkiye ‘nin İsrail ile bir kara sınırı olmamasından dolayı, savaş doğal olarak denizde ve havada geçecektir.

Deniz kuvvetlerimiz Doğu Akdeniz ‘in en büyük gücüne sahip. Ancak gemileri İsrail Hava Kuvvetleri saldırısından koruyacak nitelikte hava savunma sistemleri olup olmadığını sorgulamak gerekir. Nükleer kapasiteye sahip jericho füzesi taşıyan İsrail denizaltılarına karşı nasıl bir savunma sistemi mevcuttur? Hava kuvvetlerimiz envanterindeki savaşan şahinler (F-16) İsrail F-15 ve F-16 ‘larına karşı gerçekten şahin mi? İsrail ‘in nükleer başlıklı füze (ICBM) taşıyan 3 adet dolphin sınıfı denizaltı ile kuzey Amerika ‘daki her noktayı vurabilme kabiliyetine sahip olduğunu da hatırlatalım. Kısaca konvansiyonel savaşta hava gücü her şeyi belirliyor…

Çoğunluğun öngörüsünden farklı olarak Dünya savaşının Kore Yarım adasından, Hindistan-Pakistan/ Çin-Tayvan-Japonya arasında başlayacak bir savaşla ortaya çıkması daha büyük bir olasılıktır. Savaşlarda temel kural savaşı kendi toprakların dışında icra etmektir. Bu strateji ile hareket eden en başarılı ülke ABD ‘dir. Bu stratejiyi bilip de uygula(ya)mayan ise Türkiye ‘dir. Türkiye, son 30 yıl boyunca teröre karşı kendi toprağında yaptığı mücadelede, Cudi dağına bayrağımızı çekmeyi marifet saydığı için istediği sonucu elde edememiştir. Oysa savaş terörü destekleyen ülkelerin içine taşınabilseydi sonucun bugünkü durumdan farklı olacağından emin olabilirsiniz.
Günümüzde konvansiyonel savaşın sonucunu belirleyen unsur hava gücüdür. Başka bir ülkede harekata girişecek ülke öncelikle hedef ülkenin hava savunma sistemlerini devre dışı bırakır, sonrasında diğer operasyonlarını yürütürler. Kendi toprağını işin içine katmadan bu nasıl yapılabilir? Bu problemin çözümü uçak gemisi edinmekten geçiyor. Dünya ‘nın çeşitli noktalarında stratejik çıkarlarınız varsa ülkenizin gücünü bu bölgelerde kullanmak istiyorsanız uçak geminizi o bölgeye sevk ederek çıkarlarınızı takip edebilirsiniz(güç projeksiyonu). Bu noktada, son 10 yıldır yapılan bir tartışmaya değinmemiz gerekiyor; “Çin ‘in yükselişi”.
Çin, ekonomik olarak yüksek bir büyüme gösteriyor. Bazı analistler bu büyümeden dolayı Çin ‘in ABD ‘yi geçeceğini terviç etmektedirler. Ancak Çin’in bu büyümesi tamamen ABD ‘nin kontrolü altındadır. ABD, Çin üzerindeki kontrolünü enerji akışını kontrol ederek yapmakta.2010 yılında dünyada enerjinin %54’ü kullanan beş ülke Çin, ABD, Rusya, Japonya ve Hindistan’dır. Mevcut senaryolarda Dünyadaki enerji talebindeki toplam artışın yarısının Çin ve Hindistan kökenli olacağı belirtilmektedir. İthal enerjisinin çoğunu Orta Doğu ‘dan temin eden Çin’in yıllık enerji tüketimi son 10 yılda 2,4 kat artarak 2010 yılı sonunda ABD’nin yıllık tüketimini de geride bırakmıştır. Bu veriler değerlendirildiğinde Çin ‘in enerji olarak dışa bağımlı olduğu rahatlıkla görülecektir. ABD, Orta Asya, Afganistan ‘daki üsleri ve uçak gemileri marifetiyle Çin ‘e olan tüm karasal ve denizel enerji lojistiğini kontrol etmektedir. ABD, filosundaki 10 adet aktif, 2 adet rezerv uçak gemisiyle tüm dünya denizlerinde etkin bir pozisyondadır.
Çin, Hint okyanusu ve Pasifik bölgesinde deniz hakimiyeti sağlamak amacı ile Rusya ‘dan 1 adet uçak gemisini yüzer platform gibi makine gücü ile sefer yapamayacak halde satın almıştır. Gemiyi gazino olarak kullanacağını beyan edip, Türkiye ‘ye turist gönderme sözü vererek boğazlardan geçirmiştir. Aynı gemi makine ve dümeni bulunmadığı için Süveyş kanalından geçememiştir. Gemi Çin ‘e varır varmaz bakımı yapılarak silah sistemleri ile donatılmış, bizim “Varyag” olarak bildiğimiz onların “Liaoning” olarak adlandırdığı gemiyi kullanmaya başlamıştır(2012). Çin bir diğer gemiyi ise kopyalama teknikleriyle inşa etmektedir. Bu bölgede ABD ‘nin çıkar çatışması kadar Çin-Hindistan dengeleri mevzu bahis olduğundan Hindistan da kısa süre önce Rusya ’dan satın aldığı 2. uçak gemisini törenle hizmete sokmuştur(kasım 2013). Bu gemi de Çin ‘in aldığı gemi gibi eski bir Rus uçak gemisidir. Böylece bu bölgede ABD, Hindistan ve Çin ‘e ait uçak gemileri dolaşmaya başlamıştır.
Uçak gemileri ‘nin inşa maliyetleri 2-10 milyar dolar mertebelerinde olup, yaklaşık 2-4 yılda inşa edilebilmektedirler. Bu gemiler büyüklüklerine göre 1000-5000 personel çalıştırabilir. Çin ve Hindistan tüm kapasiteleri ile çalışsalar dahi önümüzdeki 20 sene içerisinde ABD ile teknolojik dengeyi sağlayamayacaklardır. Üstelik ABD burada tek olmayıp, İsrail, Hindistan Güney Kore ve Japonya ile hareket etmektedir. Karşı blokta Rusya, Çin, Pakistan, Kuzey Kore ve İran ‘ın olduğu söylenebilir. Rusya ABD ’yi, Çin Hindistan ve Japonya ‘yı, Kuzey Kore Güney Kore ‘yi, İran İsrail ‘i dengelemeye çalışmaktadır. Arap baharı sonrası Akdeniz ‘deki varlığı oldukça tehlikeye giren Rusya ‘nın deniz kuvvetleri envanterinde sadece 1 adet işler durumda uçak gemisi mevcut olup elinde liman olarak sadece Güney Kıbrıs Rum kesimi kalmıştır.

Uçak gemileri büyüklük, maliyet ve taşıdıkları uçak/asker sayısı düşünüldüğünde vurucu güçleri oldukça yüksek prestijli gemilerdir. Şöyle ki bir tanesini bile kaybetmek kaybeden ülkenin prestijini yok edebilir. Japonya, 2. Dünya savaşında 20 uçak gemisinden 16 tanesini kaybetmişti ve bu durum ana karasını tamamen savunmasız hale getirerek sonunu hazırlamıştı. Oysa Pearl Harbor ‘a saldırırken bu uçak gemilerinden kalkan gemiler Amerika ‘nın Pasifik donanmasını neredeyse yok etmişti.

Günümüzde 80-90 uçak ve 5-6 bin personel taşıyan bir ABD gemisinin batırıldığını düşünün. ABD, 9 yıllık Irak işgali boyunca toplam 4.486 (2003-2012) asker kaybetmişti. Bu zayiat ‘ın 1-2 dakika içinde olması durumunda ABD kamuoyunun tıpkı Vietnam ‘daki gibi orada ne işimiz vardı diyeceği kesindir. Üzerinde çok az savunma silahı taşımasına rağmen uçak gemisinin batırılması kolay değildir. Çünkü en büyük savunma araçları üzerinde taşıdığı uçaklar, eşlik eden muharip gemi/denizaltılar ve neredeyse 24 saat havada olan erken uyarı uçakları ‘dır. Uçak gemilerinin en büyük korkusu nükleer silahlar(özellikle taktik nükleer olanlar) ve cruise füzeleridir. Dikkat ettiyseniz ABD, Kuzey Kore ‘ye olan agresifliğini Kuzey Kore ‘nin yaptığı nükleer denemeler sonrası yumuşatmıştır. Nükleer silaha sahip olan Kuzey Kore ‘nin şu anki tek sorunu nükleer silahları istenen hedefe ulaştırabilecek füze ya da denizaltı sistemleridir. Şu an için denemeleri başarısızlıkla sonuçlanan bu sistemler başarı kazandığı an ABD ‘nin Kuzey Kore ‘ye olan ilgisi daha da azalacaktır. Hatta yanına bile uğramayabilir. Bu gelişmeden çıkardığı ders sonrası ABD İran konusunda daha temkinli davranmaktadır. İran ‘ın yapacağı ilk nükleer deneme sonrası Basra Körfezi ve çevre denizlerdeki ABD uçak gemisi varlığını ciddi bir tehdit altına girecektir. Böylece İran ‘dan Çin ‘e doğru olan enerji akışı üzerindeki kontrolü azalacaktır. Dünyada hiç bir ülke 1-2 dakika içerisinde binlerce askerini kaybetmeyi göze alamaz. Burada nükleer silahların asıl gücü ortaya çıkıyor, o güç caydırıcılıktır. O güç şu ana dek İran ‘ı İsrail ‘e saldırmaktan uzak tutan güçtür.

ABD ‘de son yıllarda çokta gizli olmayan bir tartışma da mevcut ; “gerçekten bu kadar pahallı ve yüksek işletme maliyeti olan gemilere ihtiyacımız var mı?” Askerler ve politikacılar bu konuda ikiye bölünmüş durumda. ABD, Afganistan operasyonunun tamamını kara üslerini kullanamadığından uçak gemileri üzerinden gerçekleştirmiştir. Ayrıca uçak gemileri Irak ‘ın işgali sırasında kilit rol oynamışlardır. ABD uçak gemilerinden vazgeçmese de kavramın şekil değiştireceği kesindir. Son aylarda bazı haberler medyamızda yeterince yer bulmadı. Bu haberlerin başlıcaları; 10 Temmuz 2013 te ilk kez bir insansız hava aracı (X-47B) bir ABD uçak gemisinden başarılı bir kalkış gerçekleştirdi ve sonrasında yine başarılı bir iniş yapabildi. 28 ağustos 2013 te ise X-47B ‘ye ait yazılım kullanan bir uçak havada yakıt ikmali yapmayı başardı. Böylece yaklaşık 4.000km olan menzil ikiye katlanabildi. Gelecekte ABD, Virginia Norfolk ‘dan kumanda edilen insansız uçak gemileri, Vinginia Langley ‘den (CIA merkezi) ya da Pentagon ‘dan kumanda edilen uçakları üzerinde taşıyarak uluslararası suları kullanacak, belki de hiç bir Amerikan askerini tehlikeye atmadan terörist taşıyan bir aracı havaya uçurabilecekler ya da bir tesisi bombalayabilecektirler. Şu anda Afganistan ve Pakistan ‘daki ABD askeri üslerinden kalkan insansız hava araçları tarafından yapılan bu işi 20 sene içinde ABD, hiç bir ülkeden askeri üs istemeden uçak gemilerinden havalanan insansız hava araçları ile yapabilecektir. ABD sadece denize komşuluğu olmayan ülkelerde askeri üs tutmaya devam edecektir. Düşman ülkeler ileride bir ABD gemisine saldırdığında büyük ihtimalle binlerce değil onlarca asker kaybedecektir. Şu an için ABD ‘yi yenebilecek tek güç olan ABD kamuoyu baskısı böylece berteraf olacaktır.

Çin yukarıda kısaca bahsedilen nedenlerden dolayı uçak gemileri ‘nin nitelik ve nicelik olarak ABD ‘yi yakalayamayacağını bildiğinden özellikle uçak gemilerine karşı kullanılabilecek silahlar üzerinde yoğunlaşmıştır (DF21D), bir de yörüngeleri Pasifik Okyanusu ‘nu gözetleyecek 3 metre çözünürlükte 3 adet bilimsel (!) uyduyu yörüngeye yerleştirmiştir. Tabi ki hepsi bilimsel araştırma için olmalı.

Bu durumda Çin ‘in uçak gemisi stratejilerinin amacı ABD ‘yi dengelemekten çok uzaktadır. Çin ‘in temel amacı özellikle Hindistan ‘ı dengelemek olmalıdır. Çin ‘in Dünya liderliği için daha kat etmesi gereken çok uzun bir yol var. En azından denizcileri için. Çünkü Çin uçak gemilerinde çalışacak askeri personel eğitimi için Brezilya ile anlaşmış durumda. Çin ile ABD arasında neredeyse 90-100 yıllık bir uçak gemisi tecrübesi farkı var. ABD düşmanlığı (haklı ya da haksız) olan kişiler Çin ‘i hala ABD açısından bir rakip olarak görmeye devam etmekte. Oysa ABD ‘nin Çin ‘den bir yüzyıl ileride olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Aynı Çin 2. dünya savaşında kendisinden bir hayli küçük (nüfus-toprak) ama teknolojik olarak ileri Japonya tarafından da işgal edilmişti.

Sonuç olarak, uluslararası toplantılarda boy göstermek isteyen devletlerin, dünya denizlerinde bayrak göstermeleri gerekiyor…

Bu arada Varyag sonrası bize kaç Çinli turist geldi acaba?

aknbygl@gmail.com
Twitter: https://twitter.com/AkinBeyoglu


SON HABERLER

İlgili Haberler

Exit mobile version