SON TV

Arakan’da Budist katliamına seyirci kalmak

Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) Asya Koordinatörü Debbie Stothard, Haziran ayının başlarında Arakan’da insanlık suçu işlendiğini söylemişti.

Stothard, Myanmar’daki Arakan Müslümanlarının yaşadıklarının siyasi maksatlar güden bir politika olduğunu “eski ismiyle Burma, yeni adıyla Myanmar’da yaşayan Müslümanların çektikleri ızdırabın farkında olduklarını, bu nedenle büyük müteşebbislerin bu ülkeye yatırım yapmamaları gerektiğini” ifade etmişti.

Yakın zamanda Dışişler Bakanı Davutoğlu, Myanmar’a resmi ziyaret gerçekleştirmişti. Fakat bu ziyaretlerin maalesef Myanmar devletinin Müslümanlar üzerindeki baskı ve zulüm politikaları üzerinde en ufak bir tesiri olmadı. Olması da mümkün görülmüyor.

Uluslararası İnsan Hakları Fedarasyonu’nun gözlem raporunda, Budist milliyetçilik kullanılarak Müslümanlar suçluymuş gibi gösterildiğini, Myanmar devletinin bunu yapmasındaki en büyük sebebin kendi yolsuzluklarını ve insan hakları ihlâllerini saklamaya çalışması olduğunu, 2015’de Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde iktidarın kendi yolsuzluklarını örterek, oylarını muhafaza etmeye çalıştığını not etmiş.

Burma’da yaşayan Müslüman azınlıklara ‘Rohingya’ diye bir ırk olmadığını söylüyorlar. Son 18 ayda 250 bin kişi evini kaybetti. Bu insanlar bugün, kendi ülkelerinde sığınmacı statüsündeler.

Geçtiğimiz hafta liderliğini Budist bir Rahip olan Wirathu’nun yaptığı 969 Budist adlı Örgüt Arakan’da Müslümanlara karşı yeni bir saldırı başlattı. Bütün dünyanın gözleri önünde gerçekleşen bu saldırılara karşı maalesef hiçbir devlet başkanının ve sivil toplum kuruluşlarının en ufak bir tepki gelmedi.

Pala ve kılıçlarla yapılan saldırılarda çok sayıda kişi ölürken, onlarca kişi ağır yaralandı, birçok ev ve işyerleri ateşe verildi.

Arakan’da bütün camiler kapalı olduğu için, cenazeler gece saatlerinde yerel yöneticilere rüşvet verilerek defnediliyor. Müslüman köylerin boşaltılması, erkeklerin keyfi tutuklanması, işkence ve adil yargılanma haklarının olmaması sonucunda erkekler tutuklanma korkusuyla bölgeyi terk ederken, Müslüman kadın ve kızlar Myanmar güvenlik güçlerinin tecavüz ve cinsel saldırılarına maruz kalmaktadır.

Arakanlı Müslümanlar zorla kamplarda yaşamaya mahkum edilirken, devlet tarafından desteklenen Budist çeteler ise kamplara saldırarak, halkı göçe zorlamaktadır.

Budist yönetim 2 yıldır uyguladığı sistematik ölüm, tecavüz, işkence saldırılarıyla Arakan Müslümanlarına insanlık suçu politikasını dünyanın gözleri önünde gerçekleştirirken, Arakan Müslümanları dünyaya sitem ediyor.

Seslerini sosyal medyada duyurmaya çalışan Arakanlı Müslümanlar, Batı dünyası ve İslam ülkelerinin Burma’ya karşı neden duyarsız olduklarını, İslam dünyasının ise gündeminin sadece Mısır, Suriye ve Filistin olmaması gerektiğini açıkladılar.

Müslümanlar, Burma’yı gündemine almalılar ve zulüm bitene kadar gündemlerinden hiç çıkarmamalılar ricasında bulundular.

Arakan Müslümanlarının Rabiasını, Esmasını unutmayalım. İslam dünyasının yüzyıllardır zulüm ve katliama tabi tutulan kanayan yarası, Arakanlı Müslümanların sahipsizliği ve çaresizliği galiba bizleri aşan bir durum.

Arakan Müslümanlarının da en azından Filistin, Suriye ve Mısır halkı kadar gözardı edilmemelidir.

Arakan sorunu İslam dünyasının kendi gücü ile çözebileceği bir sorun değildir. Uluslararası hukukun bölgeye duyarlı hale getirilmesi gerekiyor.