SON TV

Süleyman Şah Türbesi ve Musul Konsolosluğu intikali

Türkiye’nin yurt dışındaki tek toprağı olan Süleyman Şah Türbesi/Süleyman Şah Saygı Karakolu’nun geçtiğimiz hafta türbe içindeki karakoldan gönderilen kriptolu bir mesajla tahliye edilmesi kararı verildi.

Tahliye kararı verilmesinde birçok neden vardır. 

Karakoldakilerin özellikle bölgede artan çatışmalar nedeniyle kendilerini her an sıcak bir çatışmanın ortasında bulma ihtimali yönündeki mesajlar…

8 aydır 38 personelin değiştirilememesi…

YPG ve IŞİD güçleri arasındaki çatışmaların yoğunlaşmasıyla adeta iki ateş arasında kalma durumu gibi nedenler Şah Fırat Operasyonu’nu zorunlu kılmıştır.

Süleyman Şah Saygı Karakolu ve türbeye yönelik IŞİD’in 2014 Mart ayında Türkiye’ye “Bayrağınızı indirin yoksa saldırırız” mesajından bu yana Genelkurmay’ın zaten olası bir saldırıya karşı tahliye planı vardı.

Geçtiğimiz hafta yapılması planlanan intikal işlemi IŞİD ve YPG güçleri arasındaki şiddetli çatışmalardan dolayı bu haftaya ertelendi. Süleymen Şah Türbesi ve karakoldaki askerlerin güvenli şekilde Türkiye’ye ulaştırılması için Suriye içinde etkin olan PYD ile temasa geçildiği de konuşuluyor.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, türbe ve karakolun intikali için yaptığı açıklamada; “Görülen zaruret üzerine, manevi emanetlerin korunması ve Silahlı Kuvvetler mensuplarımızın güvenliklerinin alınması için TSK’ya direktif verilmiştir. Güçlerimiz sınırdan geçerek Süleyman Şah Karakolu’na hareket etmiştir” sözü aslında olayı net bir şekilde izah ediyor.

Süleyman Şah Saygı Karakolu, IŞİD kontrolünde ve şu an PYD güçlerinin saldırısıyla yoğun bir çatışma alanı haline gelmiştir. Haliyle türbenin boşaltılması kararı yerinde ve doğru bir pozisyondur.

Suriye, her geçen gün daha da istikrarsızlaşan bir sürece doğru ilerliyor. Ankara’nın eğit-donat anlaşması ile Suriye’de yeni bir savaş sürecinin başlayacağını, ABD’nin Nisan, Mayıs aylarında, Musul ve Kerkük’te IŞİD’e karşı büyük bir askeri operasyon hazırlığını deklare ettiğini unutmayalım.

Suriye ve Irak’ın kuzeyinde ABD’nin, IŞİD ile mücadelede Peşmerge ve PYD ile ciddi bir ortaklığa girmiş olması önümüzdeki baharın Suriye ve Irak’ta çok daha sıcak olacağını gösteriyor.

Süleyman Şah Türbesi’nin intikalinin iç siyasette çok büyük bir tartışma malzemesi yapılması gayet normaldir.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugün “Süleyman Şah’tan kendi askerini geri çekip kendi karakolunu yıkıp kendi toprağını neden terk ettin?” sorusunu soruyor olması, 11 Haziran 2014’te Kılıçdaroğlu’nun “Neden Musul’u boşaltmadın?” sorusundaki çelişkiyi akıllara getiriyor.

11 Haziran 2014 tarihinde Musul Başkonsolosluğumuza yapılan baskında 46 vatandaşımız 3 ay boyunca rehin alındığında, Türkiye bu meseleyi aylarca tartışmış iç, dış güvenlik, siyaset ve bürokrat görevlileri, top ateşine tutulmuş “Neden tehlikenin fark edilmediği ve önlemler alınmadığı” sorusu sorulmuş idi. 

Süleyman Şah Saygı Karakolu’nun intikali, doğru zamanda, doğru bir karar olarak görülmelidir. Çünkü öncelikli olarak 38 vatandaşımızın hayatı söz konusu idi.

Keşke MHP ve CHP, Suriye’de Beşşar rejiminin, Türkmen, Arap, Kürt halklarına karşı 50 yıldır sürdürdüğü baskıcı zulüm politikalarına siyasi bakışla değil de, insani, vicdani bir pencereden bakabilseler.

Suriye sorunu sadece bir iktidar partisine muhalif olma sorununun ötesinde tamamen vicdani bir sorumluluktur. Suriye’de yaşananları tıpkı dün Bosna, bugün Doğu Türkistan ve Filistin’de yaşanan mazlumiyetler gibi görmek, tarihi ve vicdani bir yükümlülüktür.