Ateşli silahlar kanun tasarısı üzerine – 2
Gazetelerden Ateşli Silahlar Kanun Tasarısı’nın komisyona sevk edildiğini ve görüşmelerin sürdüğünü yazdı. Kısacası bu konu tartışılmaya devam ediyor. Tekliflerimize gelince:
• Ateşli Silahların alt sınırı olarak 21 yaşın belirlenmesi bizce uygundur. Çünkü bu yaş kişiliğin oturduğu, psikiyatrik bozuklukların varsa belirginleştiği, antisosyal kişilik bozukluğu varsa birtakım eylemlerle ortaya çıktığı yaştır.
Suç işleme riski; küçük yaşta suç işleme ve ruhsal bozukluk yaşamış olmayla artmaktadır. Bu yüzden de 21 yaş alt sınır olarak uygundur. Sicil kaydı ve psikiyatrik geçmişi kayıtlardan araştırılmalıdır.
• Ateşli Silahların ABD’deki gibi bir hak kabul edilip serbestleşmesi düşünülemez. 2012 yılında 32 bin kişi ateşli silahlar sebebiyle bu ülkede hayatını kaybetmiştir. Bunların yaklaşık 11 bini silahla işlenen cinayetlerdir. Yine ABD’de yaklaşık 20 bin kişi silahla intihar etmektedir. Ayrıca yaklaşık 66 bin kişi de yaralanmaktadır. Dünyadaki nüfusun % 5’ini oluşturan ABD, silahların % 50’sine sahiptir.
ABD’deki silahlı cinayetler, Fransa ve Avustralya’dakinin 30 kat ve diğer gelişmiş ülkelerin ortalamasından 12 kat daha yüksektir. İngiltere ve Japonya en sıkı silah yönetmeliğine sahip ülkelerdir. Kanunları sıkılaştırmanın silahlı şiddetti azalttığı bilinmektedir. Avustralya’da 1996’da tüm silahların yasaklanmasıyla, sonraki 10 sene içinde silaha bağlı cinayetlerde % 59’luk, silahlı intiharlarda ise % 65’li bir düşüş olmuştur.
ABD’de silahların yasaklanmasını değil kısıtlanmasını savunanların sayısı artmaktadır. ABD’yi daha güvenli ve iyi bir yer, üniversite öğrencileriyle hocalarının sınıfta vurulup öldürülme korkusu duymadıkları bir ülke haline getirmek için tedbirler alınmasını isteyenler çoğalmaktadır. Başkan Obama bu konudaki tasarıyı senatoya sunduysa da başarısız olmuştur. Çünkü 1871’de kurulan Ulusal Silah Derneği, 4 milyonu geçen üye sayısıyla ülkenin en güçlü lobilerinden biridir ve silahlanmayı savunmaktadır.
• İçişleri Bakanı Güler’in verdiği rakamlara göre ateşli silahlarla işlenen suçların % 17.21’i ruhsatlı, %82.79’u ruhsatsız silahlarla işlenmektedir. Umut Vakfı’nın rakamlarına göre; Türkiye’de 2.5 milyonu ruhsatlı olmak üzere 8 milyon civarında ateşli silah vardır. Bu rakamlar ruhsatlı silah almanın zorlaştırılmasının doğru olmadığını bize göstermektedir. Çünkü kaçak veya ruhsatsız silah bulmak ülkemizde maalesef kolaydır.
• Ruhsatsız silah bulundurmanın cezası artmalıdır.
• Silah ruhsatı için sağlık kurulu raporu yerine tek hekim raporu getirilmesi bizce çok uygun olmuştur. Yoğunluğu fazla olan psikiyatri polikliniklerinin üzerindeki yük azaltılmıştır. Zaten 5 dakikada yapılacak psikiyatrik muayene ile verilecek raporun sağlıklı olmadığı meydandadır. Psikiyatrik muayene ise o an için yapılmış kesitsel bir değerlendirme niteliğindedir. Kişinin ruh sağlığı çok boyutlu olarak algılanmalı ve birçok durumdan kolayca etkilenebileceği bilinmelidir.
MMPI testi yapılması da çıkar yol değildir. Bazen bu test yanlış sonuç vermekte, bazen yanlış yorumlanmakta, klinik muayene esas olmaktadır.
• Ruhsat için talep edenin mesleği gereği güvenliğinin ciddi şekilde tehlikede olması gerekir. Ayrıca silahın başkalarının eline geçmemesi için evinde sağlam ve anahtarlı bir kutu bulunması, silahın sökülmüş vaziyette bulundurulması mecburi olmalıdır. Özellikle ev halkında çocuk ve gençler varsa.
• CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın “Kişi alkollü ise mevkii ne olursa olsun silah taşımaması gerektiği” düşüncesi çok isabetlidir. Gerçekten alkol şişede durduğu gibi durmaz. Alkollü iken silah taşıyanlara muhakkak yaptırım uygulanmalıdır.
• Silahlanmayı aşırı kısıtlamak doğru olmaz. Ruhsatsız veya kaçak silahlara kayma bir yana silahın savunma amaçlı kullanıldığı da bir gerçektir. Silah bulundurmak o kişinin saldırıya uğramasına karşı caydırıcıdır. Bireysel sahip olunan silahlar vatandaşların kendilerini kriminal suçlulara karşı korunmaları anlamında işe yaramaktadır.