SON TV

Yorum farkı

Son günlerde internette akla hayale sığamayacak eleştirileri görüyorum. Türkiye dünyanın en büyük dış borcu olan ülkeleri arasında diye…Eleştiriliyor ekonomimiz ve ekonomimizin işleyişi…
Peki aşağıdaki habere dayanarak bu ülkelerde borçlanmanın negatif mi yoksa pozitif mi değerlendirilmesi gerektiğini doğru düşünebiliyormuyuz?
Detaylı bakıldığında yukarıdaki tüm ülkelerin “Emerging Market” ekonomileri olduğunu görüyoruz. “Emerging Market”, gelişmekte olan pazar anlamına gelir ve Çin ve Hindistan bu görünümde öncü rol oynamaktadırlar. Son senelerde büyük aşama kaydeden bu iki ülke dünyada büyük bir güç haline gelmiştir. Rusya, Brezilya ve Türkiye’de ekonomik istikrarın artmasına dayalı olarak adından söz ettirmeyi başarmıştır.
.

.
Görebileceğiniz gibi borcu en az olan ülke Tonga’dir. Yatırım ve herhangi bir ekonomik gelişim için adım olmadığı için borçlanma da olmamıştır. Oysaki yukarıda başlık konusu olan 5 ülkede yatırımlar ve projeler artan bir grafik göstermektedir. Bu ülkelerin uzun süreden beri ekonomileri büyümekte ve gelişmektedir.
Zaten bu sebeple de dünyanın en büyük kredi notu kuruluşlarından olan Standard&Poor’s mart ayında ülkemizin kredi notunu “BB+” yükseltmiştir. Türk ekonomisi nispeten güçlü mali performansına zarar vermeyecek şekilde yavaş yavaş dengeleniyor denilip, Türkiye’nin dalgalı kur rejimi, döviz borçlanmasında temkinli limitlenme ve derinleşen yerel sermaye piyasası, ekonomiyi potansiyel sermaye hareketlerine karşı dirençli hale getiriyor diye alti cizilmistir.
Finans uzmanı olarak son 10 senenin Türkiye’miz için dönüm noktaso olduğunu hatırlatmak isterim. Ekonomik reformlar, projelerle ülkemiz hiç olmadoğı bir boyutta gelişmis ve ilerlemistir. Ülkemiz insanı için yapılan her türlü gelişim ve modernize oluşum takdire şayan olarak nitelendirilmelidir, çünkü bu projeler yeni iş sahalari yaratmakta ve devletimize gelir kaynağı olmaktadır.
Bu nedenle yukaridaki haber bazı kesimler tarafından yanlış yorumlanmaktadır. Türkiyemiz büyüyor, gelişiyor ve buna bağlı olarakta borçlanma artıyor diye düşünülmesi daha doğru olacaktır. Bu süreçte asıl önemli olan borcumuzun ne kadar artacağı degil yatırımların ve istihdamın ne şekilde olacağına yönelik tartışmalara yönelmek olmalıdır. Artan borç, yatırımlarla ve ihracat rakamlarının artmasıyla dengelendigi sürece herhangi bir tehlike arz etmeyecektir. Zaten bu konuda da hükümetimiz de çalışmalarına devam etmektedir.
Hangi siyasi inanca sahip olursak olalım hepimizin ülkemiz adına yıkıcı değil yapıcı olması esas olacaktır. Unutmayalım ki bir bireyin yaşadıgı ülkenin ekonomisi ne kadar güçlü olursa, o birey de o kadar güçlü olur.
Yarınlara umutla uyanmak dileklerimle,
CAGRI B. EROGE, MBA / TriStar Fund LLC

YAZARIN SON YAZILARI
Görünüm - 7 Ekim 2013
Gidişat - 2 Eylül 2013
Yorum farkı - 31 Temmuz 2013
Tavsiyem… - 13 Temmuz 2013
Ve Dolar 1.94… - 21 Haziran 2013
Geleceğe umut - 9 Haziran 2013