SON TV

Sefa Saygılı’dan ‘Haşhaşiler’in özellikleri

Kırklareli Üniversitesi öğretim üyesi Prof.Dr. Sefa Saygılı ‘Haşhaşiler’i kaleme aldı.

İşte Kırklareli Üniversitesi öğretim üyesi Prof.Dr. Sefa Saygılı “Haşhaşiler” hakkında yazdığı o yazı:

Hasan Sabbah ve 1090 yılında kurduğu Haşhaşiler terör örgütü tarihte yer etmiş ve tesirleri bugünlere uzanan ilginç bir vakıadır. Geçenlerde sayın Başbakanımız bir cemaati Haşhaşilere benzettiyse de buna katılmadığımı ifade edeyim. Haşhaşi örgütü ve yapılanması hakkında daha geniş bilgi vermek istiyorum.

Hasan Sabbah Şiiliğin İsmaili kolundandır ve batınidir. Haşhaşilik önce İran’da, sonra Suriye’de yayılmıştır. Tarihin kaydettiği en vahşi, en acımasız terör örgütü sayılır.

İşte Haşhaşilerin bazı özellikleri:

• Hasan Sabbah önceleri Büyük Selçuklu Veziri Nizamülmülk’ün emrinde Selçuklu Devleti’nin hizmetine girmiş, devleti tanımış, yandaşlar edinmiş, daha sonra isyan edip bir kartal yuvası olan Alamut Dağı’na çekilmiş, dağın tepesine inşa ettiği kaleyi dünyanın ilk “Terör Merkezi”ne dönüştürmüştü.

• Saf ve temiz gençleri dine bağlılıkla kendine çekti. Onların beyinlerini yıkadı. Kimini tüccar, kimini diplomat, kimini de propagandist olarak eğitti ve devlete sızdırdı.

• İlk hedef Selçuklulardı. Devleti zayıflatmak için her türlü alçakça oyunu, iftirayı ve komployu denediler. Devletin içine soktukları adamları ile içten çökertmek için ellerinden geleni yaptılar.

• Ordu ve emniyet güçlerine sızmaya çalıştılar. Halk, mal ve can güvenliği sağlamak amacıyla Batıni saflarına katıldı.

• Haçlı ordunun gelmesi çok işlerine yaradı. Etkilerini ve topraklarını genişletmek için Selçuklulara ve Sünnilere karşı Haçlılarla birlikte hareket ettiler. Suriye’nin Haçlıların eline geçmesini sağladılar. Kendileri de bunun karşılığında istedikleri yere yerleştiler ve kalelere sahip oldular.

• Hasan Sabbah cahil ve bilgisiz biri değildi. Aksine alimdi, insanları etkileme ve bir nevi hipnotizme etme yeteneğine sahipti.

• Bağlıları ona son derece inanmışlardı. Onu mesih veya mehdi, hattâ peygamber olarak görüyor, her dediğini tartışmasız kabul ediyorlardı. Sabbah sanki ilahi işaretlerle, vahiyle konuşuyor, davranıyordu.

• Elindeki kozlarla hükümdarları, tüccarları, iş adamlarını korkuttu. Onunla barış ve dostluğun temini için kendisine bağış, vergi ve haraç vermeye başladılar.

• Büyük devlet adamı, Selçuklu’nun yüz akı ve muhteşem veziri Nizamülmülk’e cephe aldılar, onunla uğraştılar. Sonunda suikastla fedailerine şehit ettirdiler. Nizamülmülk onlar hakkında şöyle konuşmuştu: “Her yerde, her devirde asiler çıkmıştır. Fakat hiçbir Rafizi mezhep, Batıniler kadar kötü olamaz. Zira onların gayesi İslamiyeti ve devleti karıştırmaktır. Bu sahtekârlar Müslümanlık iddiasında görünürler, lâkin hiçbir düşman Hz. Muhammed’in dini ve yüce Sultan’ın devleti için onlar kadar tehlikeli değildir.”

• Haşhaşilerin etkisinin kırılması devlet içinde devlet olduklarının deşifre olmasıyla mümkün hale geldi.

• Hasan Sabbah, arkasında güçlü bir silahlı örgüt ve korku bırakarak 1124 yılında öldü. Haşhaşilerin yok ediliş bir başka zalime Hülagü Han’a nasip oldu. 1256’da Alamut Kalesi’ni yerle bir etti.

YAZARIN SON YAZILARI
Yaşlılıkta cinsellik - 17 Şubat 2017
Anne ile sohbet - 10 Mayıs 2016
Yürüyüş - 2 Ocak 2016
İyilik terapisi - 6 Ekim 2015