SON TV

Kandan beslenenler için ‘Nekrofilik’ sıfatı doğrudur

Tedhiş-terör örgütlerinin “nekrofilik” şahsiyetlerden oluştuğunu, ilk söyleyen benim. Bunu 2008 yılı Mayıs ayı başında Ceviz Kabuğu programına telefonla katıldığımda söylemiş ve “sosyalist evliya” mertebesine çıkarılmak istenen 68 kuşağı için kullanmıştım.

Kendi kuurmlarını oluşturamayıp dinlerden ve mitolojilerden apardıkları kurumlarla ideolojik bir din teşkil etmeye çalışan politik hareketler, kutsal mekânlar, kutsal olaylar, kutsal kişiler, kutsal şarkılar, kutsal hikâyeler (menkabeler) ve kutsal semboller kullanmayı severler. Yani, onlarınki de modern dinî, modern mitolojik şeylerdir.

Bütün renklerdeki Türk solu için de durum aynıdır.

Mesela Türk solu için kutsal mekân 1 Mayıs 1977’den beri Taksim meydanıdır. Türk solu o gün orayı “kutsal mekân” hâline getirmek için elinden geleni yapmıştır.

Kutsal mekânlar, kanla tesis edilir. Nitekim 1 Mayıs 1977 günü Taksim meydanı 37 kişinin kanıyla sulanarak “devrimci vaftiz”e tâbî tutulmuştur. O günden bu yana Türk solu taksim meydanı konusundaki hassasiyetinin sebebi, bu “kutsal alan” yaratma gayretinin sonucudur.

Bütün ideolojik hareketlerin rol modelleri, dikkat ederseniz hep ölülerdir. Bu bizde de böyledir, diğer ülkelerde de. Bu yüzden bütünideolojik hareketler, kendi anlayışları çerçevesinde “şehitler” olmasını ister ki, o isim üzerinden ideolojilerinin sürekliliğini sağlayabilsinler.

Konu bir insanın canı olunca, idelojik hareketler, o ölümün olduğu zamanlarda, bu can üzerinden kendilerine bir meşruiyet sağlama yoluna giderler. “Can verdik!… Haklıyız!…” yanılsamasının yarattığı müphem ortamda, topluma mesajlarını iletmenin vesilesini yakalayan ideolojik gruplar, algılarını haklılık üzerinde teşekkül ettirmek için sokağı o can etrafında harekete geçirirler. Çünkü insanlar için en önemli hak, yaşama hakkıdır ve bu hakkın ortadan kaldırılması, bütün insanlarda insan merkezli bir algılama hassasiyeti doğurur. İdeolojik hareketler için bu algı hassasiyeti, hazır bir zemindir. 12 Eylül darbesinden önce, ideolojik hareketlerin, “Bizden biri ölse de bütün şehrin altını üstüne getirsek.” diyen sapıklar vardı. İşte bu tipler ölümlere sevinen ve ölenleri seven tiplerdir.

Tıp biliminde kullanılan “nekrofili”, Latince bir terimdir ve ölülerle cinsel ilişkiye giremeyi sevenleri ifade eder. Terimin bir boyutu, bu yönüyle tıbbîdir. Kelimenin anlam alanı, sadece cinsel sapıklıktan ibaret değildir. Çünkü bu birleşik kelimenin ikinci kısmını oluşturan “philia” kelimesi, “düşkünlük, anormal sevmek, sevmek, hoşlanmak” anlamına gelen “phili” kelimesinden türetilmiştir.
Şayet, kendi emelleriniz için birilerinin ölmesini ve o ölümler üzerinden kendi meşruiyetinizi sağlamayı iptilâ derecesinde arzularsanız, bunun ölüyü cinsel amaçlar için arzulamaktan farklı bir duygu değildir.

Son günlerde İstanbul’da yaşananları gördük. İdeolojik ve marjinal gruplar, bir ölümün olmasını bekler gibi sokaklara fırladılar; zavallı bir çocuğun cesedi üzerinden iktidarı devirmeye çalşıyorlar. Seçim öncesi iktidarı zora sokmak amacıyla kitleleri sokaklara dökmek için başka sebep bulamadılar ve bir çocuğun cesedinin üstünde tepindiler. İktidara karşı muhalefet etmek için başka sebepler bulun birader. İlle bir ölümün olmasını niye bekliyorsunuz?
Ölümlere sevinip ölenler üzerinden kendi meşruiyetini tesis etme hazzı yaşamak, “nekrofili” değil de nedir a dostlar?