SON TV

Evlilikte iyi niyet

Meşhur örnektir; bir bardağın yarısı boş ise iyimser insan, “Çok şükür bardağın yarısı dolu” der. Kötümser biri ise “Bu bardağın yarısı niye boş? “ diyerek boş kısma kafaya takar. Eşlerin herhangi bir durumu değerlendirmesi de böyledir, onu, ya sevgi ifadesi için bir fırsat sayarak olumlu hale sokar veya bir evlilik problemi haline getirerek çatışmaya zemin hazırlar.

Tanıdığım bir hanım kocasının unutkanlığından şikâyetçiydi. İş problemlerine fazlasıyla dalmış olan kocası onun doğum gününü bile hatırlayamıyordu. “Onu değiştirmek için, bu unutkanlığını başına kakarak zorlayabilirdim; ama onun daha kötü olacağından kortum” diyerek bana içini dökmüştü. “Bunun yerine azıcık bile düşünceli davrandığı anı bekledim. Onu övgüye boğarak yola sokabilirim diye düşündüm. Birkaç defa almasını rica ettiğim evin ufak bir ihtiyacını getirdiği akşam, bir pırlanta almış gibi ona teşekkürler yağdırdım. Bana tuhaf tuhaf baktı; ama memnun olduğunu gördüm. Bunu birkaç kere tekrarladım ve methedilmekten hoşlandığı için yavaş yavaş beni ve benimle ilgili her şeyi hatırlamaktan zevk alamaya başladı.”
Bu hanım, “Evlilikte iyimser davranış” denilen bir metodu farkında olmadan tatbik ediyordu. Bir evlilik bozulmaya yüz tuttuğunda, insanlar çoğunlukla bütün enerji ve dikkatlerini evliliklerindeki aksaklıklara, problemlere çevirirler. Geçmişteki acı veren olaylar tekrar hatırlanır ve ara daha da bozulur. Halbuki böyle zamanlarda çifti evlenmeye iten olumlu duyguları ve yaşadıkları güzel olayları hatırlamak çok daha faydalı olacaktır.

Geçimsizlik problemi için müracaat eden çiftlere bazen, “Aranızdaki problemleri şimdi bırakın da sizi birbirinize bağlayan bağları anlatın.“ derim. İlk tanıştıkları zaman birbirlerinde görüp beğendikleri yönler, paylaştıkları zevk ve alışkanlıklar, erişmek istedikleri ortak gayeler böylece su yüzüne çıkmış olur. Birbirlerini üzmek yerine dostluk hislerinin kabardığını görürüm. Bazen bakarım ki birbirlerine daha ısınmış, aralarındaki buzlar erimiş halde yanımdan ayrılırlar.

Bazı akıllı çiftlerin bu çözüm yoluna kendiliklerinden başvurduklarını gördüm. Geçen yıl tanıdığım bir çift para konusundaki tartışmalarının ardı arkası kesilmediği için ayrılmaya karar vermişlerdi. Hanım kocasını cimrilikle, bey ise karısını savurganlık ile suçluyordu.

Geçenlerde bu çifte tekrar rastladım ve beraber yaşamaya devam ederek mutlu olduklarına şaşırarak şahit oldum. “Nasıl arayı buldunuz? Sanki hiç ortak noktaya gelemeyecek gibiydiniz.” diye takıldım. Arkadaşımın hanımı hemen atıldı ve dedi ki: “Biz yeni evliyken parasızdık o zaman ucuz yerlere gider neşeyle dolaşırdık. Lüks olmayan lokantalarda yemek yer, kır gazinolarında çay ve meşrubat içerdik. Hiç de masraflı olmazdı. Şimdi de aynısını yapmaya başladık.”

Eşler birbirlerinin iyi yönlerini öne çıkarmadıkları için evlilikler yıpranıyor ve boşanmaya doğru yol alınıyor. Birbirlerinin fazilet ve kabiliyetlerine, anlayışlarına ve güzel yönlerine çabucak alışıveriyorlar. Bu iyi tarafları sıradanlaşıyor. Az da olsa birbirlerinin sinirlerine dokunan zaafları ve ters yönleri ön plana çıkıyor.

Bir defasında kocasının kaldıramadığı yönlerini tam yarım saat anlatan bir kadına eşinin meziyet sayılabilecek herhangi bir özelliği olup olmadığını sordum. Kadın sinirlenerek, “Ben buraya onun meziyetlerinden bahsetmek için gelmedim.“ diye parladığını gördüm. Olumlu tarafları görmezlikten gelen böylesine ısrarlı bir düşmanlık hissi elbette zamanla bir çığ gibi büyüyecek ve evli çifti altına alarak ezecektir.

Evlilikte iyimser davranış ise uygulandığı zaman her defasında faydalı olacaktır. Eşler birbirlerinin beğendikleri ve sevdikleri yönlerini öne çıkarmak zorundalar. Böylelikle birbirlerine olan sevgileri ve bağları artacaktır. Yolunda gitmediğini düşündükleri evlilikleri yoluna girecek ve daha mutlu, daha huzurlu bir aile ortamı sağlanacaktır.
Daha dün bir hanım hastam geldi. Yatalak olan kocasına üç senedir bakıyormuş. “Çok zorluk çekiyorsunuz herhalde” diyecek oldum. “Hayır” dedi. “Ben kocamı çok seviyorum. Geçmişte o kadar güzel yıllarımız oldu ki. Onun yüzüne bakmak bile içimi sevgi dolduruyor. Hatta çocuklarım pikniğe götürdüğünde onsuz gitmiyorum. Onunla her şey daha güzel oluyor.”

Bu hanım yatalak olan kocasına bakmanın zorluğunu onunla geçirdiği güzel hatıraları anarak yeniyordu. Kendisini tebrik ettim. Bu yüzden çiftlerin kendilerini birbirlerinden ayıran, uzaklaştıran problemleri değil de, onları birbirine bağlayıp yakınlaştıran müşterek noktaları ve bağları düşünebilirlerse ve bunu alışkanlık haline getirebilirlerse başarılı olurlar.

Evliliğe ve eşlerin birbirlerine olumlu noktalardan bakmaları sevgi dolu ve başarılı bir evliliği yürütmede hayati öneme sahiptir. Bütün çiftlerin bu kuralı ihmal etmemesi gerekir.

YAZARIN SON YAZILARI
Yaşlılıkta cinsellik - 17 Şubat 2017
Anne ile sohbet - 10 Mayıs 2016
Yürüyüş - 2 Ocak 2016
İyilik terapisi - 6 Ekim 2015