SON TV

Bunca eylemden sonra ne olmasını bekliyordunuz?

Vandalların bir kaç hafta sokak eylemleri ve vurdu-kırdılarla tatmin olup evlerine, yazlıklarına çekileceğini mi zannediyordunuz?
Böyle düşünen yanılmıştır.
Son yıllarda Türkiye, kendisi olup evrensel vizyonda değişiklikler yapmaya başlayınca, dünyada karnından konuşan devlet sayısı artmaya başlamıştı. Hele 2013 başından itibaren terör meselesi de halledilmeye başlanınca, homurtular yükselmeye ve içte de gönüllü ve “kaygılı” sosyal zemin hortlamaya yüz tutmuştu. Reyhanlı saldırsının amacı, “kaygılı” zemini harekete geçirmekti ama tutmadı. Arkasından Taksim Gezi Parkı ajitasyonu devreye sokuldu. Türkiye 1 ay bununla uğraştı. Şimdi de Lice’deki olay patlak verdi. “Kaygılı”lar ve eşcinseller, hazır yemek üstüne sos döker gibi Lice saldırısını sokaklara taşımaya başladı. Baksanıza, Pazar akşamı yürüyen eşcinseller, gösterilere Kürtleri de katmak için Roboski için slogan bile attılar. Roboski halkı o sloganları duysa ne derdi bilmiyorum.
Dikkat edilirse, Gezi Parkı ile başlayıp sonra ayrışan vandallar gene sokaklarda meydanlarda. Bunların bir kısmı, daha geçen haftaya kadar su katılmamış bir Kürt düşmanı iken, 3 günde “Kürtsever” oluverdiler.
Niye?…
Amaç Karakola yapılan saldırı esnasında ölen vatandaşı savunmak değil; ölen o vatandaş üzerinden iktidara saldırmaktı. (Cumartesi günü yapılan Lice eyleminde, Sırrı Süreyya’nın hiç de üzüntülü bir tavrı yoktu. Sanki Lice olayında bir kişi ölmemiş gibi sırıta sırıta eylem yapıyorlardı.)
Bu güruh öyle bir güruhtur ki, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaprak kıpırdasa, kapı ziline oynayan oyun düşkünleri gibi bunlar sokağa dökülecektir. Bu kalabalıkları, ilkeler değil, ilkel muhaliflikleri bir araya getirmektedir.
Gördük… Gezi eyleminden sonra gelişen sokak gösterilerine Doğu ve Güneydoğu şehirleri pek iltifat etmedi. Vandallar bu durumdan çok rahatsız oldular. Bu vandallıklara onlar da dahil edilmeliydi. Lice olayıyla Kürtleri de sokağa dökmeye çalıştılar.
Daha durun!… Ne olaylar patlak verecek!… Göreceksiniz…
Dün Reyhanlı, sonra Gezi, şimdi Lice ve bu milletin değerlerine saygısız kaygılıların bildirisi… (O listede olan bir kaç kişi dışında, çoğunun bu ülke hayrına konuştuğunu hiç görmemişsinizdir. Nerede Türkiye aleyhine bi şey var; bunlar hep o zaman konuşurlar.)
Daha düne kadar karınlarından konuşarak muhalefet eden bu güruh, şimdi 18-25 yaş gençliğinin başlattığı eylemlerden cesaret alarak yeni yeni eylemlerde boy gösterecekler.
Evet… Gezi parkı eylemi ve sonrasında yaşananlar, muhalifler için “korku eşiği”nin aşılmasının işaretidir. O gençlerin eylemlerinden önce tam bir teslimiyet ve yenilmişlik psikolojisi yaşayan kaygılılar, ancak böyle bir eylemden sonra cesaret bulacak kadar sinmiş insanlardı. Kendilerini “ezik” hissediyorlardı. Çünkü onların büyük bir kısmı, “ezme”nin, “baskı”nın, “yok sayma”nın ne demek olduğunuçok iyi biliyorlardı.
Nereden mi biliyorlardı?
Kendilerinden!…
Bu güruhun dayandığı sermaye ve oligarşik iktidarlar 80 yıldır bu halkı ezmişler, baskı altında tutmuşlar, yok saymışlardı. Menderes’e ağız tadıyla bir iktidar yaşatmayan bu güruh, darbeci çetelerle işbirliği yaparak baskıcı hayatlarına devam etmişlerdi. Ancak, 2002’den itibaren oluşan siyasî tablo, değirmenlerine gelen suyu kesti. Cukka imkânları sona erdi yani…
27 Mayıs günü başlayan Gezi eylemlerini lehine çevirmeye başlayan iktidar, hazır korku eşiği aşılmışken, dara sokulmalıydı. Gezi eylemleri tavsadı; halk vandalları kamu vicdanında mahkumetti; bu defa Lice’deki olayı bahane ederek sokaklara düşüldü.
Artık, dönem eski dönemler değil. “Höt” dence susacak; bir kaç entel-dantelin imzasını önemseyecek halk yok. O halkın çocukları büyüdü artık. Şimdi medyada, üniversitelerde, sivil-resmî kurumlarda, iki gürültüye, üç-beş imzaya pabuç bırakmayacak o halkın çocukları var. Bu çocuklar 10 senelik kazanımlardan, sizin höthötünüz karşısında vaz geçmezler ve bu değişen Türkiye’yi size yedirmezler. İktidar hata yaparsa, bu çocuklar düzelttirir; size bırakmaz.
Şunu unutmasın vandallar ve saygısız kaygılılar: Tarihin akışı 1923’te Lozan’dan itibaren yapay bir mecraya sürüklenmiştir. Sistem ne kadar dayatsa da, partizan cumhuriyetin mağdur ettiği büyük kitleler, tarihi doğru okumuşlar ve onu asıl ve doğru mecrasına döndürmenin bilgi ve bilinç seviyesini her daim yükseltmişlerdir. Artık tarih de sizden yana değil. 10 yıl sonra, müzelik malzeme hâline geleceksiniz. Bütün korkunuz bu!… Bundan dolayı, son aylarda kaos çıkarmaya çalışıyorsunuz ama bu halk bunu yutmuyor. Bu halk artık sizleri bir kambur gibi sırtında taşımak istemiyor. Anlayın bunu artık; anlayın ve tarihe teslim olun!…