SON TV

HEDONO, ERGO SUM

Yazıma Latince bir lafla başladığım için hemen kızmayın. Sabredin… Açıklayacağız.

Bu lafın bir kısmını ben uydurdum. Lafın doğru şeklini Descartes (1596-1650) üstadımız söylemiş: Cogito, ergo sum: Düşünüyorum, öyleyse varım.”
Uzun saçlı ve uzun burunlu, pörtlek gözlü ve dahi 54 yıllık hayatına böyle bir laf sıkıştırmış olan Descartes üstadımızın lafının baş kısmını ben değiştirdim ve “Hedono, ergo sum” yaptım. “Hedono”yu doğru mu kullandım bilmiyorum ama bana göre bu cümle “ZEVK ALIYORUM, ÖYLEYSE VARIM” demek oluyor.
Dünyaca meşhur bu lafı değiştirmek nereden aklıma geldi?

Geçenlerde Süheylâ ile konuşuyor ve yeni gençliğin yönelimlerini tartışıyorduk. O konuşma esnasında ettim böyle bir lafı.

Gezi’ci gençlerin, eylemleri bile bir macera olsun, zevk olsun diye yaptıklarını gördük. Onlar için polisle çatışmak bile bir zevkti; yani mazohist bir zevk.
Hafızaları 15-20 sene ile sınırlı; yani kısa mesafeli hafızası olan bu gençler, hayatı sadece zevk veya haz almaktan ibaret görüyorlar. Hayatlarının başka hiçbir anlamı yok. Bireysel sorumluluk, geleceği kurmak, toplumsal refah diye bir meseleleri yok. Varsa yoksa “Carpe diem”; yani “anı yaşa” (Bu sözün arkasındaki anlamın bile farkında olmayıp basite indirgeyenleredir sözüm. Yoksa Horatius usta, bu lafı boşuna söylememiştir. Benzeri bir laf İslam tasavvufunda da “ibn-i vakt olmak”; yani “vaktin çocuğu olmak” şeklinde de vardır ve “An’ın kıymetini bil; geçmiş düşüncesi ve gelecek kaygısına gark olarak anını boşa geçirme.” demektir.)
Gezi eylemlerinin merkezinde ağaç olmasının, zevkperestlik açısından önemi var. Ağaçlar, gölgelik yerler, çıçekler, çimenler, manzaralar… Bunların hepsinin merkezi zevkperestliktir. Tabii buna bir de Türk solu’nun Taksim kutsalı ve romantizmini de eklersek, ne zevk olur ne zevk!…

Bu gençler, okuma kültürü değil, haz merkezli görme kültürü eseri. Sinema, tiyatro ve göreselliği olan herşey bunların ibadeti, böyle şeylerin olduğu her yer de bunların mabedi. Hayatlarındaki tek kursal: zevk/haz… Zevk veya haz yoksa, bunlar da yok.

Yeni kuşak istiyor ki, hiç bir zahmete girmesin, hiç bir sorumluluk almasın ama hayattan zevk ve haz alma imkânları olsun. Üniversiteler, bilgi peşinde değil, diploma peşinde koşan öğrencilerle dolu. Biraz yüz bulsalar “Bilgiyi boş ver hoca, bana diploma lazım…” diyecekler. Gel de Ziya Paşa’nın “Böyle gecenin hayr umulur mu seherinde?” mısraını hatırlama!…

Günlük hayatındaki tek sorunu internet hızı ve telefonların çekmemesi olan bir gencin hayatla ilgili başka ne sorunu olabilir ki?…