SON TV

Türkiye’nin Çin Kartı

Türkiye ‘nin Nato üyesi bir ülke olarak uzun menzilli hava savunma sistemi ihalesinde ABD yerine Çin üretimi bir sistemi tercih etmesi ABD tarafından hoş karşılanmadı. ABD her ne kadar gerekçe olarak satışı yapan Çin şirketi ‘nin ABD ‘nin kara listesinde yer alan bir şirket olmasını gösterse de, asıl gerekçe Türkiye ‘nin bu tür bir teknolojiyi en az % 50 ucuza ve teknolojiyi transfer ederek sahip olmasıdır.

Türkiye ‘nin Çin ile olan askeri ilişkileri 1980 ‘li yıllarda Pakistanla beraber nükleer silah ve balistik füze geliştirme isteği ile başladı. 1990 ‘lı yıllarda ABD ‘nin Türkiye ‘ye çoklu roketatar sistemlerini (MLRS) teknoloji transferi olmaksızın satmak istemesi Türkiye ‘yi yeni arayışlara itti.

1997 yılında Çin Halk Cumhuriyeti ‘nden 5 adet WS-1 füzesi alındı .Bu füzeler baz alınarak J- projesi adı verilen bir proje başlatıldı. Bu projenin amacı Türkiye ‘ye kısa menzilli balistik füze teknolojisi kazandırmak ve buradan hareketle orta ve uzun menzilli balistik füze teknolojisine adım atabilmekti. Bu bağlamda Türkiye ‘nin teknoloji ambargosu altında kalması ‘nın savunma sanayisinde atılımlar yapma konusunda zorlayıcı bir faktör olduğu sonucuna varılabilir. Bu ortaklık 2001 yılında yıldırım füzelerinin geliştirilmesi ile sonuçlandı. Her ne kadar 150 km menzilli ile yetersiz görünsede iyi bir başlangıçtı ve ABD ‘ye iyi bir mesaj olmuştu. Şu anda bu füzelerin gelişmiş versiyonu olan yıldırım 2 füzeleri üzerinde çalışılmaktadır.
Daha önceki yazımda da değindiğim gibi Türkiye ‘nin orta ve uzun menzilli hava savunma sistemi maalesef yoktur. Ülkemiz hava savunma sistemi açısından tamamen dışa bağımlıdır. Son olarak Suriye krizinde Nato ‘dan patriot talebinde bulunmamızın nedeni de budur.

Objektif bir değerlendirme yapılırsa patriot sistemlerinin güvenilirliğinin de sınanmadığı söylenebilir. Hava savunma sistemlerinde (özellikle uçaklara karşı) Rus sistemleri kendilerini özellikle Yugoslavya ‘nın parçalanması sırasında ABD uçakları( özellikle ABD hayalet uçakları) üzerinde kanıtlamışlardır.sırbistanda bazı müzeler bu uçak parçalarını sergilemektedir.

Bizim Çin Halk Cumhuriyeti ‘nden oldukça makul bir fiyata aldığımız ve daha da önemlisi teknoloji transferi yapacağımız bu silahlar aslında Rusların S-300 füze savunma sisteminden başka bir şey değildir. Rusların önceki yıllarda Çin ‘e teknoloji transfer etmesi ile başlayan ve Çin tarafından geliştirmesiyle dış pazarlara satmaya başladığı bir sistemdir bu.
Yunanistan da bir Nato ülkesi olmasına ragmen Rusların S-300 sistemini kullanmaktadır. Nato sistemi dışında bir silah sistemi kullandığından uçaklarımızı düşman olarak algılayabilmektedir. Tüm Suriye hava sahası Rus sistemleri tarafından korunmaktadır. Yakın zamanda uçağımızı düşüren sistemde bir Rus sistemidir.

Tüm değişkenler dikkate alındığında Türkiye ‘nin izlediği yol mantıklı bir yoldur. Bu tür pahallı sistemler alınırken bir takım teknoloji transferlerin yapılması şartı son derece yerinde bir uygulamadır. Bu ve benzeri stratejik alımların kararı verilirken aynı uygulama ile hareket edilirse milli hava savunma sistemimizi diğer ülkelerin sistemlerini baz alarak ve ar-ge yaparak geliştirebilir hatta ihraç dahi edebiliriz tıpkı günümüzde İsrail ve Çin Halk Cumhuriyeti ‘nin ya da zamanında İngilterenin yaptığı gibi…

[email protected]
Twitter: https://twitter.com/AkinBeyoglu

YAZARIN SON YAZILARI
Katar Gazı - 16 Aralık 2013
İran ‘ın Yükselişi - 5 Aralık 2013
Enerjik politika - 19 Kasım 2013
Kripto para birimleri - 4 Kasım 2013