SON TV

Artık “Nefret Suçu” Var…

Demokratikleşme paketi ile belirlenen ana başlıklardan biride “nefret suçu” oldu. Kültürel geçmişimiz göz önüne alındığında pek de alışık olmadığımız bir kavram. Hukuki Gündem’de ceza kanunumuza giren bu yeni suçu tanıtmak ve tarihsel gelişimini anlatmak istedim.

“Nefret Suçu” kişinin veya ortak özellikleri olan bir gurubun ırk, din, cinsiyet veya etnik özellikleri neticesinde uğrayacağı mağdur edici eylemleri kapsar. Nefret suçu, bireyleri aşıp geniş kitlelere yayılan kin hastalığıdır. Ayrıca toplumsal çözülmenin en önemli nedenlerinden birini oluşturur. Sırf kendisinden farklı olduğu veya tahammül edemediği vasıfları yok etmek, dışlamak ve soyutlamak adına girişilen eylemler bütünüdür. Bu suç kategorisinin toplumda doğurduğu tepkime ve eylem çeşitliliğine göre katmanları vardır. Kimi nefret suçları sosyal yaşamdan dışlamak, ticari ve sosyal ilişkiye girmemek şeklinde olabilirken daha şiddetli şekillerde ortaya çıktığı durumlarda dünya tarihinde çok kez görülmüştür. Linç, infaz ve yağmalamalar, bu dışlama psikolojisinin belli bir olgunluğa ulaşmasından itibaren toplumlarda yüzeye çıkmış etkileridir.

Kölelik, statü ve haklardan yoksunlaştırma, sırf farklılıkları nedeniyle insanın insan olmasından doğan hak ve özgürlüklerine yönelik her türlü baskı ve eylem bu suçun genel çerçevesi içerisindedir. Tarihte 2. dünya savaşı ve öncesi Nazi Almanya’sında Yahudilere uygulananlardan, 1900’ler Amerika’sında Afro-Amerikalı insanlara uygulananlar nefret suçunun dünya literatürüne yerleşmesine neden olmuş olayların temelini içerir.

NEFRET SUÇUNUN TARİHSEL GELİŞİMİ

İlk olarak Amerika Birleşik Devletleri yasalarında yer alan nefret suçu, özellikle bu kıtaya Avrupa’dan göç sonucu yerleşen halk ile yerliler ve köleleştirilen Afro-Amerikalı gruplar arasında çıkan çatışmalar sonucu tarihteki yerini almıştır. Devam eden süreçte toplumsal kin ve dışlamanın bir suç olduğu Avrupa’dan başlayarak dünyanın diğer coğrafyalarınca da tanınmıştır.

Tabi burada bir geç kalmışlıktan söz edebilmek için nefret suçunun var olduğu halde kanıksanmış ya da kulak arkası edilmiş olmasından bahsetmek gerekir. Ancak bu her ülke ve coğrafya için söz konusu değildir. Zaten nefret suçunun oluşmadığı bir ülke veya coğrafyada bu eylemlerin henüz suç kabul edilmemiş olması bir eksiklik değil, gereksinim olmadığındandır.

TÜRK TOPLUMUNDA NEFRET SUÇU OLGUSU YOKTUR

Her ne kadar literatürümüze yeni girmiş gibi gözükse de kanunlarımızda milli ve toplumsal birliği bozmanın zaten suç olduğunu belirtmeme lüzum yok. Nefret suçu çatısındaki eylemler ülke yasalarımızda terör suçu kapsamında değerlendirilmektedir. Ancak eylem düzeyi daha düşük ve sosyal etkileri yönünden temel hak ve özgürlüklerin korunması amacıyla “nefret suçu” kanunumuza alınacak. Bu yasanın var ediliş nedeni somut olaylardan ziyade koruma içgüdüsü diyebiliriz.

Özellikle içinde bulunduğumuz Anadolu toprakları yüzyıllar boyunca sınırsız millete ve kavime ev sahipliği yapmıştır. Ticari ve sosyal iletişimin sınırları olmamış. Ailevi bağlardan tutun kültürel etkileşime kadar bu denli geniş bir temasın olduğu başka bir coğrafya bulunamaz. Haliyle “nefret suçu” bu toprakların bakir kavramlarından. Yani uygulama alanı neredeyse yok kadar az. Bunun en basit örnekleri bu ülkeye gelmiş yabancıların kendi ifadeleri. Ülkemizde bir insan ister siyahi olsun ister çekik gözlü bize göre hep sempatik ve ilgi uyandırıcıdır. Yabancı olan her kez ise misafirdir. Bizim toplumsal görgümüz bu. Kendimizden çok misafirlerimize değer verdiğimiz bir toprağın çocuklarıyız. Bugün Suriye’den gelen dört yüz binden fazla mülteciye evlerimizi açmış ailemizden saymış durumdayız. Yabancı uyruklu sporcuların bu ülkeye geldikten sonra verdiği demeçlerde dahi hiçbir ülkede bu denli ilgi ve sevgi ile karşılanmadıklarını kendileri beyan ediyor.

Bu ülkede kimsenin başörtüsü, sakalı, haçı, kilisesi, sinagoku, cemevi kimseye dert olmamış. Kimse dışlanmamış, kapılar suratına kapanmamış. Toplumumuzda alevisi, sünnisi, şiisi, zencisi, yahudisi, ermenisi ya bu toprağın evladı ya da misafiri olmuş. Biz de toplum olarak bu evladı diğer evlatlardan ayırmamış, misafiri baş tacından altına koymamışız. Haliyle “nefret suçu” bizim bulduğumuz bir kavram olmamış, ancak bize medeniyeti öğreten batı kültüründe olmazsa olmaz olduğundan yasalarımıza koymak durumunda bulunduk diyebilirim. Nede olsa medeni ülkelerde “nefret suçu” ile mücadele var. Biz niye mücadele etmeyelim denebilir ancak önce nefret edecek halk bulmak lazım ki oda bu topraklarda yok.

SON SÖZ OLARAK; Kavram olarak yasalarımızda yer bulması güzel ancak önemsememek gerek diye düşünüyorum. Nitekim kanun ihtiyaca cevaz vermeli aksi taktirde zaten uygulama alanı bulamayacaktır. Bu yasa da kanımca uygulama alanı bulamayacak bir kavramdan ibaret. Adı korkutmasın sizi. Herkese Saygılar…